Dostoyevski'de Varoluşçuluk

Varoluşu edebiyat alanında en güzel bir biçimde işleyen yazarların başında Dostoyevski gelir. Dostoyevski ile birlikte varoluş (egzistans) kendini, bize yepyeni bir sesle ve farklı bir pencereden göstermeye ve hissettirmeye başlamıştır. Çünkü, bu ses daha öncekilerden farklı bir sestir. Dostoyevski ile başlayan bu ses, felsefe etkinliğinin temel taşlarından sayılan Pythagoras, Empedokles, Herakleitos, Spinoza ve hatta Sokrates gibi büyük felsefecilerin dile getirdikleri seslerden bambaşka bir ses olarak karşımıza çıkmaktadır.
İşte bu düşünceler ışığında elinizdeki kitabın temel amacı Dostoyevski'nin, “Varoluşçuluk”u ele alma biçimini ve bu akımı eserlerinde nasıl işlediğini araştırarak “Varoluşçuluk Anlayışını” incelemektir. Bunu yaparken de öncelikle Dostoyevski'nin hayatı genel hatları ile incelenmiş ve onun “Varoluşçuluk Anlayışı”nın anlaşılabilmesi için de, öncelikle “Varoluşçuluk”a ve onun temsilcilerine değinilmiş; ardından da Dostoyevski'nin eserleri incelenerek varoluşsal temalar tespit edilmeye çalışılmıştır.